Aranan Pazar Bulundu: Türkiye, Şimdi İyileşen Yapılandırma İle Daha İleriye Gitme Zamanı

Aranan Pazar Bulundu: Türkiye, Şimdi İyileşen Yapılandırma İle Daha İleriye Gitme Zamanı

Piyasalarda KOVİD-19 salgınının etkileri her yönden değerlendirilirken, küresel ticaret tekrar mercek altına alınmaktadır. Şimdi, sanayi ve lojistik sektörünün doğrudan bağlantılı olduğu bu zincirde pandemi sonrası hangi doğrultuda ve nasıl ilerlenebileceğini ele alma zamanı.

KOVİD-19 pandemisi beraberinde sanayi ve lojistik pazarında net olarak görülen ilk etki tedarik zincirlerinde olmuştur. Salgının çıkış noktası olan Çin, tedarik zincirinin halihazırda odak noktası konumundaydı. Aslında küresel ticarette ihracat lideri1olduğunu göz önüne alırsak dünya ekonomisinin dolayısıyla tedarik zincirinin büyük çoğunlukla bu ülkeye bağımlı bir durumda olunduğu önemli bir gerçekti. KOVİD-19 pandemisi bu noktada devreye girerek, mevcut dönemin öncesinde tedarik zinciri pazarlarına yönelik alternatifi aranmaya ve hatta oluşturulmaya başlanan süreci hızlandırmaktadır.2

Hızlandırılan bu sürecin sebeplerini en temel şekliyle özetlemek gerekirse; Çin’den başlayarak üretim ve dağıtım ağları kapanırken azalan tedarik zincirleri bağlantılı şekilde küresel olarak önemli ölçüde kesintiye uğramıştır. Bu durum, arzın dramatik bir şekilde etkilenmesine, arz-talep ilişkisinin sekteye uğrayarak azalan stok seviyeleri ve şirketlerin likiditelerinin bozulması beraberinde artan talep ihtiyaçlarının karşılanamamasına yol açmıştır. Sonuç olarak, hammadde, üretim ve tedarik zinciri ile Çin’in merkez konumda olduğu yapılanma pandemi ile birlikte yeni pazar arayışlarıyla hızlı bir şekilde değişime uğramaktadır. Bu duruma bir diğer noktadan bakarsak; özellikle maliyet yönünde büyük avantaj sağlayan konumlar yani öncelikli ucuz tedarikçi arayışı yerini güvenirliliğiyle ön planda olacak alternatif pazarlara bırakacaktır. Tüketicilerin taleplerine en etkin şekilde hatta yeni normalin gerektirdiği gibi ‘’anında’’ yanıt verebilmek adına ülkeler, yerel üretime yönelecektir ancak bu elbette küreselleşen tedarik zincirinin biteceği anlamına gelmez; yönelim her ne kadar ülkeler için yerel tedarik üzerine olacaksa da, birçok yönden birbirine bağlı olmayı da sürdürecektir, dolayısıyla kendi pazarına daha yakın konumdaki üretim ve tedarik alanları önem kazanacaktır.

Rota yeniden oluşturuluyor: Türkiye.

Bu doğrultuda, tedarik zinciri için kilit önem taşıyan ve jeopolitik konumuyla avantajlı durumda olan pazar Türkiye olacaktır. Sanayi ve lojistik pazarında geçtiğimiz yıl birçok uluslararası firma Türkiye’de yatırımlarını hızlandırmış, küresel ticaret rotasının Yeni İpek Yolu projesi beraberinde Doğu’ya kaymasıyla; beklentiler, Türkiye’nin teknoloji ve taşıma modlarına yönelik entegrasyonun yanında altyapı yatırımlarıyla ulaşım, depo ve dağıtım operasyonlarında Avrupa, Afrika ve Batı Asya’da bölgesinde giderek lojistik merkez haline gelmesi yönündeydi. Bütün bunlara ek olarak; Kovid-19 pandemisi ile şekillenen yeni normal dengelenmesi gereken arz ve tedarik dağılımının tekrar gözden geçirilmesine neden olacaktır, böylece Türkiye coğrafi konumunun avantajlarını kullanarak öncelikli alternatif pazar olma yönünde güçlenecektir. Pandemi öncesi tedarik zinciri yönetiminde dijitalleşme, stratejik fiziki konum farkını büyük ölçekte gölgelemekteydi, ancak mevcut süreçte gördük ki fiziksel konum avantajıyla pek çok pazara erişim imkanı tekrar gündeme oturacak. Elbette dijitalleşme, her sektörde olduğu gibi sanayi ve lojistik alanında büyük bir kaldıraç olmaya ivmelenerek devam edecektir, ancak pandemi maliyetin minimumda tutularak hızlı üretim modellerine yoğunlaşılan neredeyse tekli tedarik zincirinin oldukça belirgin bir değişime ihtiyaç duyduğunu da ispatlar niteliktedir.

Türkiye’nin stratejik konumu, gelişen lojistik ağları ve güçlü iş gücü, pandemi sonrası ülkeye önemli fırsatlar sunarken, bu potansiyelin teknolojiyle bütünleşmiş yeni modellemelerle değerlendirilerek üretim ve tedarikte ayrışacağımız sektörlerle yeni normalin kazananlarından olmamızı sağlayacaktır.

Özellikle pandemi süresi boyunca tecrübe edildiği üzere tüketici taleplerine gereken hızlı ve etkin cevap verilmesi gerekliliği, tedarik zinciri süresince üretim operasyonlarının düzenlenmesi, stok yönetimi, tedarikçi bağlantılarının iyileştirmesi, dağıtım ve teslimat sistematiği üzerine dayanmaktadır. Bu organize işlemleri en verimli ve çevik hale getirmek için otonom sistemleri, Yapay Zeka (AI), Nesnelerin İnterneti (IoT) ve önemli bir itici güç olacak uygulama Blok Zincir (Blockchain) enstrümanlarından oluşan Sanayi 4.0 ve aynı doğrultuda Lojistik 4.0 inovasyonundan faydalanılması gerekmektedir3. Yeni normalde giderek belirginleşen esneklik, verimlilik ve çeviklik kavramlarının elde edilmesinde daha fazla öncülük edecek Sanayi 4.0 adaptasyonu, keskinleşen küresel rekabetçilik alanında da öne çıkılmasını sağlayacaktır. Bu tema ileri teknoloji beraberinde Lojistik 4.0 alanını beslemekte olup, akıllı bir üretim süreci ve tedarik zincirinde esnek ve verimli bir dönüşüm ortaya koyarken ulaşım ve dağıtım yönetimini de otonom çözümlerle efektif bir şekilde her koşula adapte olmasını sağlamaktadır.

Üretimden teslimata kadar olan süreçte birbiriyle iletişim halinde ve eş zamanlı hareket eden bu teknolojik çözümler tedarik zincirinde en verimli sonuca odaklanmaktadır. Bu iyileşen modellemelerde, robotik eğilimin daha da yaygınlaşmasına olanak sağlandığı ortamda sanayi ve lojistik tesislerinde sosyal mesafe ölçümleri de çözümlenecektir. Bu noktada akıllı depo yönetim sistemlerine yönelik depolarda kullanılacak robotik uygulama, teması sınırlamaya yardımcı olurken buna verilebilecek en temel örnekler; askeri ve savunma sanayi, otomotiv, plastik ve metal, hızlı tüketim, vb. sanayi tesislerinde depo, malzeme taşıma, montaj ve paketleme üzerine iş akışını iyileştirip maliyetleri düşüren Otomatik Kılavuzlu Araçlar (AGV)4 verilebilir. Hızlı tüketim ürünleri ve ilaç sektörlerinin en önemli bileşeni olan soğuk zincirde bozulmadan ulaşımın sağlanması için Nesnelerin İnterneti (IoT), ürünün fiziksel koşulları ile ilgili hızlı ve eş zamanlı veri toplanmasına fayda sağlayacaktır böylece dış faktörlere bağlı hava durumu, trafik yoğunluğu gibi etmenler otonom olarak analiz edilip aksama yaşanmamasını garanti edecektir5. Kovid-19 pandemisiyle yeniden şekillenen tüketici teslimat deneyiminde hızlı teslimat önemli olduğu kadar, son kilometre lojistiğinde uygulamaların olabildiğince temassız bir teknolojiyle yürütülmesi ve tüketicilerin bulunduğu herhangi bir konuma göre yapılabilmesi de bir o kadar gerekli olmuştur. Bununla birlikte, ortaya çıkan sınırlı petrol kullanımı daha yeşil ve sürdürülebilir teslimat fırsatını da beraberinde getirmektedir.

Bütün bu yenilikçi çözümlerin ışığında tedarik zincirlerini optimize etme ihtiyacı ticari olarak da öne geçme yolunda zorunlu bir hale gelirken; tedarikçiler satın alınan malzemelerin üretildiği yerden, ürün orjinalliğine ve sertifikasyonuna kadar tutulan kayıtların tek bir yerden ulaşılmasını sağlayan Blok Zincir sisteminin entegre olduğu tedarik zincirinde, şeffaflık ve takip edilebilirlik üst düzeye çıkarken maliyet optimizasyonu ve zaman yönetimi rekabetçi ortamda verimliliği maksimuma seviyeye getirecektir. Deloitte’un yedi ülke genelinde 1.000 şirketle yaptığı anket sonucuna göre, şirketlerin yüzde 34’ü işletme operasyonlarında Blok Zincir uygulamasını kullandıklarını, yüzde 41’i de önümüzdeki yıl içinde uygulamayı sistemlerine adapte etmek istediklerini belirtmişlerdir6. Sonuç olarak; pandemi sonrası giderek belirginleşen bu ihtiyaçlar doğrultusunda şirketlerin önemli ölçüde Blok Zincir uygulamalarına yatırım yapmaya devam edecektir.

Türkiye’nin Blok Zincir teknolojisinin sunacağı fırsatları değerlendirmesi, mevcut potansiyeli ile tedarik zincirinde ön plana çıkacak konumunu daha da sağlamlaştıracaktır.

Pandemi Türkiye’de etkisini gösterdiği ilk sekiz haftada, bir önceki yılın aynı dönemine göre üçe katlanarak yüzde 183 büyüme kaydeden e-ticaret ve online perakendenin ciddi bir ivme kazanması depo gereksinimlerine olan talebi artırırken bir yandan da gösteriyor ki üretim ve tedarik zincirinde aksama yaşanmaması ve daha verimli hale getirilmesi adına teknik ve teknolojik altyapılar doğrultusunda tetikte olmak artık sanayi ve lojistik alanında öncelik olacaktır.

Aslında bu pandemiyle bir kez daha gördük ki, daha entegre ve inovatif yapılandırma ile gelişerek büyüyen pazarlar ayağa daha güçlü kalkacaktır. Bu doğrultuda küresel olarak önemli bir süreçten geçerken; Türkiye barındırdığı potansiyel ile, tedarik zincirinde daha hızlı, kaliteli ve verimli sonuçlarla yeni normalin kazananlarından olma şansını elde edecektir.

Çiğdem İşözen                                        
Danışman, Araştırma